31 Ocak Haftası
Şubat Ayı’na Kova Burcu’nda zor bir Yeni Ay’la giriyoruz
Şubat Ay’ına Satürn’den baskı gören bir Yeni Ay ile başlıyoruz.1 Şubat Salı, saat 8:46’da gerçekleşecek olan bu Yeni Ay, 12 derece Kova Burcu’nda. Boğa Burcu’ndaki Uranüs ile sert bir açı olarak tanımladığımız kare açı yapıyor.
Yeni Ay esnasında gökyüzünde Venüs yeni çıkmış retrodan. Daha ayılamamış. Sendeleyerek adım atmaya uğraşıyor. Zaten kızımız Oğlak Burcu’nda sevgiden yoksun. Zarar gördüğü bir burçta. Venüs kimdi biliyorsunuz değil mi artık? Astrolojide aşk ve ilişkilerli yöneten, aynı zamanda parayı gösteren dişi gezegen. Estetik, güzellik, sanat ondan sorulur. Hayattan haz duymak, keyif almak onun işidir. Neye değer verdiğimizdir, değer duygumuzdur.
Astrolojiyi yakından takip ediyorsanız biliyorsunuz, Aralık’tan beri retroydu. Temsil ettiği konularda sorunlar, sıkıntılar yaşadık. Herkesin haritasını tek tek bilemem ama ülkemizde sevgisizliğin kol gezdiği kesin. Hayatından zevk alan insanların sayısı da herhalde sayılıdır. Zaten sen zevk alsan, sağında, solunda sürekli bir drama.
Mutlu mutlu uyanıyorsun, her şeye rağmen hayat güzel diyorsun, arka fonda komşunun oğlu, annesine avazı çıktığı kadar bağırıyor. Psikolojisi bozuk. O bozuk psikoloji ona her türlü edepsizlik hakkını veriyor. Sonra sosyal medyayı açıyorsun, hayvan katliamları, kadın katliamları. Venüs, ekonomiyle de alakalı tabi, doğalgaz, elektrik faturaları almış başını gitmiş. Bir kahve keyfi yapayım diyorsun. Evde kahve bitmiş, markete gittik, kahve alacağız, fiyat iki katı. Sokak kedileri için aldığın mamanın fiyatı maşallah Avrupa’da ödediğin fiyatla aynı. Peki kazanç aynı mı? Bu soru bile gereksiz oldu.
Her zaman inandığım bir söz var. Defalarca yazdım. Hayat yüzde on başına ne geldiğiyse, yüzde doksan ona verdiğin tepkidir diye. Hala inanıyorum bu söze. Olaylara verdiğimiz tepkiler, hayatımızın kalitesini büyük oranda belirliyor. Ama 1 yıl Türkiye’de yaşadıktan sonra bahsedilen oranlardan emin değilim. Evet, Hollanda’da mesela kesinlikle hayat yüzde on, hatta daha az, başına ne geldiği, yüzde doksan ona verdiğin tepki idi. Gerçekçi yaklaşırsam Türkiye’de durum bu kadar basit değil.
Ülkenin psikolojisi bozuk. Sen mutlu olsan, bir gün içerisinde huzurunu kaçıracak bir çok olayla karşılaşıyorsun. Haberleri izlemesen bile, günlük hayatında karşılaşıyorsun. Dağ başı gibi adamın teki çıkıp köpeği vuruyor, ya da zehirliyor. Veryansın ediyorsun, bu nasıl iş diye, herkes sus pus. Şikayet ediyorsun gerekli mercilere, geri dönüş yok.Yine bir başkası, gecenin yarısı, havaya ateş açmayı eğlence sanıyor. Yine sosyal mecrada soruyorsun, kim bu insan, elbet birinin komşusu. Bugün havaya ateş eden, yarın kafası atar, komşusunu vurur. Ara ara kahve içtiğin, gelişmiş sandığın komşu kızı çıkıp, bizim buralarda böyle diye yazıyor. Sen bu olayları normalleştirirsen böyle olmaya da devam eder.
‘’Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar’’ demiş Tolstoy. Sınırlarımızı çizmeyi bilmiyoruz. Hem kendi ailemizde, ilişkilerimizde, hem de ülke olarak, yaşanan bir çok suça göz yumuyoruz. Az buz suçlar da değil bunlar, kadın cinayetleri, kadına şiddet, çocuklara dayak, dayak yoksa psikolojik şiddet. Komşunun kızı gibi, bizim buralarda böyle demeye devam ettiğimiz sürece de bu değişmeyecek. Erimdir ne yapsa yeridir, dediğimiz sürece bu değişmeyecek. Babamdır sever de, döver de dediğimiz sürece bu değişmeyecek.
Bu Yeni Ay, Satürn’le kavuşuyor. Uranüs’e kare. Bir volkan düşünün, aktif ve siz onu tıkamışsınız. İçerisi fokur fokur. Satürn kısıtlar. Kovada olduğu için bu Yeni Ay mesela özgürlüğü kısıtlar. Güneş’le kavuştuğu için, yaşam enerjimizi kısıtlar. Uranüs ne demek, ani beklenmedik, şok. Bardağı o son damla taşırır işte. Dünya çapında isyanlar, gösteriler gündeme gelebilir. O volkan artık patlayabilir.
Bazen çıkması da gerekir o kavganın. Yaşanması gerekir o gerginliğin. Sen susarsın, susarsın, karşındaki daha çok azar. Sen idare ettikçe, o bunu zayıflık olarak algılar, iyice tepene çıkar. Bu hayatta neye taviz veriyorsak onu kabul ediyoruz demektir. Kimi neden idare ettiğinizi, neden idare etmek zorunda olduğunuzu tekrar bir düşünün.
Her yaşananın bir anlamı, bir sebebi var. Gökyüzü diyor ki ben Satürn’le yaşam enerjini kısıtladım, özgürlüğünü elinden aldım, senin benliğini kararttım. Ne oldu? Depresif bir kişilik olup çıktın. Niye? Çünkü, sen “Sen’’ olarak var değilsin. Toplumun, ananın, babanın, konu, komşunun beklentileri hep ensende. Sen ne yapacaksın? Orada kare yapan Uranüs gibi, zaman yenilik zamanı diyeceksin. Ben artık bu şekilde yaşamak istemiyorum, yenilenmek istiyorum diyeceksin. Ben ne istiyorum diye soracaksın, onun, bunun, elalemin değil, benim doğrularım ne diye soracaksın.
Satürn’ü ve Oğlak Burcu’nu da bir düşünelim. Satürn Oğlak Burcu’nu yönetir. Sorumluluk almanı ister. Emek vermeni. Tamam, ben bunu, bunu istiyorum, yenilik istiyorum ama o yeniliği gerçekleştirebilmem için, bir: hayatımın sorumluluğunu almam gerekir, iki: çalışmam, emek vermem gerekir. Ondan, bundan, taştan, tütsüden medet umarak olmaz bu işler.
Bizim buralarda böyle deyip el el üstünde oturmak yerine, bizim buralarda nasıl olmalı diye sor. Düşün. Oku. Gelin kaynana programları yerine, aç internette, televizyonda bin bir çeşit rehber var, onları izle. Hayat cesur olanları sever. Seni ezenden, sen daha cesur ol. El değil, sen kendini sev. Kendini bil. Yeteneklerini bil. Kendi değerini bil.
Haftanın en olumlu açısı Mars ve Jüpiter arasındaki 60’lık. Mars elimizi masaya vurma gücümüz. Harekete geçme gücümüz. Merkür retrosu da bitiyor bu hafta, demek ki, geçmişe baktık, değerlendirmelerimizi yaptık, en azından umarım yaptık. Geçen aylarda neye, kime, neden değer verdiğimizi, sevgi ilişkilerimizi gözden geçirdik. Şimdi ise sıra adım atmakta. Yavaş yavaş. Çünkü retro çıkışları gölgeli günler.
Hayatınızı daha güzel kılmak için nasıl adımlar atabilirsiniz? Gördük ki huzurlu olmak için, tek başımıza bizim iyi olmamız yetmiyor. Çevremizde iyi olmalı. Kar yağıyor, kar güzeldir, kar keyfi yapacaksın ama sokaklarda donan bir çok can var. Vicdanınla sürekli baş başa kalıyorsun. Elinden gelen anca sokağındaki canlara yetiyor. Ama olsun, herkes kapısının önünü süpürse ülke pırıl pırıl olur. Sonra kar yağdığında, kim aç, kim soğuktan ölecek bu gece diye düşünmek yerine, acaba kayak tatilimi nerede yapabilirim seviyesine gelebilir bir gün umarım bu ülke.
Toplumun daha ileri gidebilmesi için biz ne yapabiliriz, soru bu. Kova Burcu toplumsal bir burç. Bu sadece bir yeni Ay. İleride Pluto Kova’ya gelecek. Dünya değişecek. Pluto oraya gelmeden, artık sadece ben diyerek işlerin düzelmeyeceğini anlamamız dileğiyle. Unutmayın, herkesin ama herkesin yapabileceği bir şeyler vardır.
‘’Dünyayı değiştirmek istiyorsan, ilk önce kendinden başla’’. Gandhi
Herkese iyi haftalar,
Foto: Funda Habalı - Amsterdam 2009
Bu yazı 31 Ocak haftası haberton'da yayınlanmıştır.